Hakkımda

Yakup Senpai Kimdir?

Oyunlarla Başlayan Bir Serüven: 2005’te Ateri ile Atılan İlk Adım

Merhaba! Ben Yakup, 27 yaşında bir genç yetişkinim. Oyunları, animeleri ve çizgi romanları bu kadar tutkuyla sevebilmemin temelleri çok eskilere, çocukluk yıllarıma dayanıyor. O zamanlar belki de farkında bile değildim ama hayatımın yönünü belirleyecek ilk adımı 2005 yılında, o küçük ama büyülü cihazla evet, doğru tahmin ettiniz bir ateri ile attım.

Henüz anaokulundaydım. Mahalledeki arkadaşlarımın evine gittiğimde ilk kez ateriyle tanıştım. O anı hâlâ dün gibi hatırlıyorum. Kabloları dikkatlice takıp televizyonun AV kanalını ayarladıktan sonra açılan o 8-bit dünyalar beni büyülemişti. Contra, Super Mario ve Tank 1990… Piksel piksel olan bu oyunlar, hayal gücümü sınırsızca çalıştıran ilk evrenlerdi. Ne grafiklerin kalitesine ne de oyunun hikayesine bakıyordum; sadece oyun oynamanın saf keyfiyle doluydum.

Bu basit gibi görünen deneyim, bende oyun dünyasına karşı büyük bir merak uyandırdı. O günleri düşündüğümde yüzümde kocaman bir tebessüm oluşuyor. Çünkü o an, hayatımda kapı aralayan ilk sihirli andı.

Anime stiliyle çizilmiş, kırmızı tişörtlü ve turuncu şortlu küçük bir çocuğun eski tip bir oyun konsolu ile oyun oynarken oturma odasında yerde oturmuş hali.

İlk Bilgisayar, İlk Oyun: 2007’de Dijital Dünyanın Kapıları Açılıyor

2007 yılı geldiğinde, nihayet kendi bilgisayarıma sahip oldum. İşte o zaman oyunlarla ilişkim başka bir seviyeye taşındı. Artık sadece tuşlu oyunlardan ibaret değildi oyun dünyası. Bilgisayarımda kurduğum ilk oyunları hatırlıyorum da, GTA: Vice City, Age of Empires ve Need for Speed: Underground 2 gibi efsanelerle tanışmam, beni gece gündüz ekran başına kilitlemişti.

Artık sadece oyun oynamıyor, oyunların dünyalarını yaşıyor, hikayelerine dahil oluyor, karakterlerle bağ kuruyordum. Oyunculuk benim için eğlencenin ötesinde bir tutkuya dönüşmüştü. Bugün hâlâ yeni çıkan yapımları deneyimliyor, eski klasiklere dönüp nostalji yaşıyor, oyun dünyasındaki gelişmeleri büyük bir ilgiyle takip ediyorum.

Anime tarzında çizilmiş, bilgisayar başında oyun oynayan bir çocuğun 16:9 oranındaki illüstrasyonu.

Animeyle Büyümek: Bilmeden Başlayıp Bilinçle Devam Eden Bir Aşk

İşin bir de anime kısmı var ki, o da en az oyunlar kadar hayatımda önemli bir yer tutuyor. Ancak animeye olan yolculuğum, çoğumuz gibi farkında olmadan başladı. Küçüklüğümde televizyonda izlediğim Pokémon, Yu-Gi-Oh!, Beyblade ve Dragon Ball, o dönem bana sadece “çizgi film” gibi geliyordu. Oysa bu yapımların aslında Japonya’dan gelen ve “anime” adı verilen bambaşka bir dünyaya ait olduğunu yıllar sonra fark ettim.

Her sabah okula gitmeden önce Pokémon’un yeni bölümlerini izlemek, arkadaşlarla Yu-Gi-Oh kartları üzerine teoriler kurmak, Beyblade turnuvalarında kendi tasarladığımız arenalarda yarışmak… Bunlar sadece eğlence değildi; aynı zamanda çocukluğumu şekillendiren eşsiz deneyimlerdi.

Anime olduğunu bilerek izlediğim ilk yapım ise One Piece oldu. Luffy ve tayfasının Grand Line’daki maceralarını izlemeye başladığımda, bu dünyanın ne kadar derin ve etkileyici olduğunu gerçekten anladım. One Piece sadece bir anime değil; dostluk, hayaller ve asla vazgeçmemenin anlamıydı benim için.

Bugün hâlâ anime izliyor, manga okuyor ve bu kültürün bir parçası olmanın keyfini yaşıyorum. Hatta küçük bir Pokémon kart koleksiyonum bile var! O kartlara baktıkça çocukluk anılarım canlanıyor, o saf heyecanı yeniden hissediyorum.

Anime tarzında çizilmiş, televizyon ekranında aksiyon sahnesi izleyen genç bir erkeğin illüstrasyonu.

İçimdeki Çocuğu Hiç Bırakmadım

27 yaşında bir genç yetişkinim ama hâlâ içimde o küçük çocuğu taşıyorum. Kimileri büyüdükçe bazı tutkularını geride bırakır ama ben tam tersine, çocukken sevdiğim şeylere olan bağımı daha da güçlendirdim. Çünkü bu tutkular, beni ben yapan şeyler.

Anime izlemek, oyun oynamak, çizgi romanlara dalmak… Bunlar sadece birer “hobi” değil; aynı zamanda hayatın sıkıcılığına karşı kurduğum bir savunma hattı. İçimdeki çocuğu canlı tutmanın, hayal gücümü beslemenin ve dünyaya biraz daha renk katmanın yolları.

Yakup Senpai olarak bu platformu kurmaktaki amacım, sadece kendi tutkularımı paylaşmak değil; aynı zamanda benim gibi bu dünyalara gönül vermiş insanlarla bir araya gelmek. Eğer sen de oyunların, animelerin ve çizgi romanların büyülü evrenlerinde kaybolmayı seviyorsan, burada yalnız değilsin.

Son Söz: Hep Beraber Bu Dünyayı Keşfetmeye Devam Edelim

Yakup Senpai, benim için bir blogdan fazlası. Çocukluğumun izlerini taşıyan, gençliğimin tutkusunu yansıtan ve gelecekte peşinden koşmaya devam edeceğim hayal. Burada hem kendi deneyimlerimi paylaşacağım hem de sizlerle birlikte yeni keşiflere çıkacağım.

Oyunlardan animelere, çizgi romanlardan koleksiyonlara kadar birçok konuda içerikler üreteceğim. Sen de bu yolculukta bana katılmak istersen, her zaman hoş geldin!

Scroll to Top